Solar Impulse 2, bundan bir yılı aşkın bir süre öncesinde Abu Dhabi’den havalanmıştı. Güneş enerjisiyle çalışan uçak, dünya etrafındaki turunu tamamlayarak yeniden Abu Dhabi’ye iniş yaptı. Uçak, Abu Dhabi’ye geri dönmeden önce son olarak Mısır’ın başkenti Kahire’den kalkmıştı. Havada 505 saat geçiren güneş enerjili uçak, yolculuk boyunca Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’daki havaalanlarında mola verdi. Bu molalar ile hem olumsuz hava koşullarından sakınıldı hem de uçağın iki pilotuna dinlenme imkanı sağlandı.
Kahire ve Abu Dhabi arasında 2 gün 37 dakika süren yolculukta kaptan koltuğunda Bertrand Picard oturdu. Ancak 16 aşamadan oluşan yolculuğun en uzun ayağı bu değildi. Uçağın Pasifik Okyanusu’nun üstünden geçişi sırasında diğer pilot André Borschberg, 4 gün 21 saat ve 51 dakika boyunca kontrolde kaldı. Uçak bu yolculukta Japonya’nın Nagoya şehrinden ABD’nin Hawaii eyaletinde bulunan Honolulu şehrine gitti. Yolculuğun rotasını ve olağan duraklarını uçağın kapasitesinden ziyade iki pilotun dayanıklılık seviyeleri belirledi. Kanatlarında 17 bin fotovoltaik hücre barındıran Solar Impulse 2, olağan şartlar altında sonsuza dek havada kalabilecek bir potansiyel taşıyor.
Solar Impulse 2 ile seyahat pilotlar için kolay olmadı
Uçağın 72 metrelik kanat genişliği, Boeing 747’nin kanat genişliğinin üstüne çıkıyor. Ancak pilotların uçak içinde Boeing 747 ile aynı konfora sahip olduğunu söylemek pek mümkün değil. Pilotlar uzun uçuşlar boyunca oldukça küçük bir kokpitte sıkışık bir vaziyette ilerlemek durumunda kaldı. Buna ek olarak, uçağın hızının düşüklüğü de pilotların işini zorlaştıran bir diğer faktör oldu.
kaynak: teknoblog.com